Dünya Sağlık Örgütü (World Health Organization/WHO)’nün yapmış olduğu tanıma göre sağlık “yalnızca hastalık veya sakatlığın olmayışı değil, bedensel, ruhsal ve sosyal yönden tam bir iyilik hali”dir ve optimal sağlık seviyesine ulaşmak dili, dini, ırkı, siyasi görüşü ve ekonomik durumu ne olursa olsun herkesin hakkıdır. 1970’li yıllardan önce halk sağlığının temel ilgi alanları yaralanmalar ve bulaşıcı hastalıklar idi. Toplumu, bu riskler karşısında ne gibi önlemler almaları hususunda bilgilendirmek amacıyla sağlık eğitimi birimleri kurulmuştur. Sağlık eğitimi kişilere ve gruplara sağlıklarıyla ilgili durumlarda sorumluluk alabilmeleri ve karar verebilmeleri gibi kazanımlar sağlasa da toplumsal açıdan önemli olan problemlerin çözümünde bu kişisel sorumluluk eksik kalmıştır. Bu sebeple sağlık eğitimini de kapsayan ve daha bütüncül bir kavram olan sağlığın geliştirilmesi kavramı ortaya çıkmıştır.