Yıl 1972... Ne olacağımı, neler yapacağımı hiç bilinmediğim bir yolculuğa ilk adımın atıldığı yıldı. Sağanakların ıslattığı, diz boyu karların kapladığı, kimi zaman güneşin ısıttığı, bazen de kaldırılması gereken kocaman taşların bulunduğu, bir yolun başlangıcıydı. Yılmadan, azimle yürünen ve sonunda dünyanın en güzel çiçeklerini toplayacağımı bilmeden çıkılan bir yolculuktu bu.
Yolculuğuma, eğitim süresi ilkokuldan sonra üç yıl olan bir okulda başlayacak ve hemen sonrasında para kazanacaktım. Meslek tarihimizin dönemleri içinde, süresi nesilden nesile değişen ebelik eğitiminin, 1937-1961 yılları arasında köy ebesi yetiştirmek üzere açılan Sağlık Okulları döneminde mezun olanlardanım.
Çocuk yaşta köylere gönderilen meslektaşlarım korunmasız kalmalarına, haksızlılara uğramalarına rağmen yıllarca sağlıklı nesiller için sesleri çıkmadan çalıştılar. Ancak son yıllarda eğitim süresine paralel ideal yaşta mezun olan ve seslerini duyurmaya çalışan genç ebelerin, mesleklerinin tarihinden güç almak istemelerini görmek, bizleri sevindirdiği gibi ebeliğin yakın tarihinin kaleme alınması için de güç verdiğini söylemeliyim.